www.Mummyouz.tr.gg
  gazete
 

PKK silah bıraksa sorun çözülür mü?
koray düzgören tarih 01.03.2008, 11:50 (UTC)
 Türkiye'de bir dehşet havası estiriliyor. Medyada ağzını açan sınır ötesi operasyon diyor. Her konuşan Barzani'nin kellesini istiyor.

Hatta Irak'ın işgali ve ilk Irak tezkeresinin reddi sonrasında paçalarından Amerikancılık akan bazı medya militanları, işi ABD ile hesaplaşılacak bir savaşa çağrı yapmaya kadar vardırıyor.

Ülkeyi yöneten siyasi kadronun bu havadan etkilenmemesi mümkün değil.

Onlar da bir yandan, ABD ve müttefiklerinden gelen 'itidal' çağrılarına uyarak diplomatik çözüm için çalışıyor. Bir yandan da bu şiddet ve hamaset ortamının rüzgarına kapılıp, “Tek başımıza gideceğiz. Kökünü kazıyıp geleceğiz” gibisinden ezberlere müracaat etmekte bir sakınca görmüyorlar.

Artık niyetler gizlenmiyor bile. Tezkere'nin hedefi ile ilgili olarak özenle seslendirilen, “Amacımız sadece PKK'dır. Kuzey Irak Kürtleri kardeşimizdir” gibisinden lafları hatırlayan bile yok.

Biz o lafların zaten geçerliliği olmadığını biliyorduk.

Genelkurmay Başkanı bunu aylar önce ABD ziyareti sırasında açıklamıştı.

Türkiye belki PKK gerekçesi ile yetinse ve asıl hedefin Irak Kürtleri olmadığını ikna edici bir biçimde gösterebilse, uluslararası camianın desteğini alabilecekti.

Bunu yapamadı. Yapmak istemedi.

Türkiye Kürt yönetiminden esas olarak PKK kamplarının kapatılmasını, liderlerin teslim edilmesini istiyor.

Bu pratikte imkansız birşey. Kürt yönetiminin böyle bir şeyi yapabilmesi için aylarca uğraşması ve bölgeyi savaş alanına çevirmesi gerekir. Kürt yönetimi bunu ancak ABD'nin ya da Türkiye'nin desteği ile gerçekleştirebilir.

ABD'nin ve bazı batılı güçlerin Kuzey Irak yönetimini Tezkere'nin kabul edilmesinden ve hele de 12 askerin öldüğü çatışmadan itibaren sıkıştırdıkları biliniyor.

Amaç Kürt liderleri PKK'ya karşı gerekirse Türkiye ile ortak bir eyleme zorlamak. Böylece Türkiye'nin bölgeye müdahalesini engellemek.

Gelişmeler, ABD'nin ve müttefiklerinin, şimdi açıkça karşı çıkmasalar bile diplomatik görüşmelerin tıkanması sonucunda Türkiye'nin Irak'a girmesine karşı çıkacağını söylemek bir kehanet değil.

Öyleyse Türkiye PKK gerekçesine sığınarak kendisini içinden çıkılmaz bir serüvene sürüklüyor demektir.

İleriye sürülen talepler, yani PKK kamplarının kapatılması ve liderlerinin teslim alınması gerçekleşse bile Türkiye'nin bu meselesi son bulmaz. Bulmayacağını başta askerler olmak üzere herkes çok iyi biliyor. Çünkü Türkiye'nin çözüme ilişkin bir planı bulunmuyor.

PKK'lılar silah bıraksa ve kamplardan çekip gitse. Bir kısmı peşmerge olup Kuzey Irak'a yerleşse. Bir kısmı Avrupa'ya gitse. Bir kısmı, varsayalım Türkiye'ye geçip teslim olsa. Kürt meselesi çözülmüş mü olur? (Devlet içinde, “Aman bu mesele çözülürse biz ne yaparız” diyenlerin varlığını da unutmayalım.)

Öte yandan Türkiye'deki mesele halledilse bile sınırların ötesindeki Kuzey Irak yönetimi her zaman potansiyel bir düşman olarak varolacak.

Türkiye kısa vadede PKK meselesini bitirmek istiyorsa Kuzey Irak yönetimi ile diyalog kurmak zorunda. (Kuşkusuz uzun vadede yapacak daha çok şey olacak.)

Zaten ABD de muhtemelen bunu sağlamaya ve Türkiye'yi çözüme zorlamaya çalışıyor.

Bu gerçeği dünyada herkes görüp teslim ediyor.

Bakın İngiliz The Independent gazetesinin dünkü sayısında Ortadoğu muhabiri Cockburn, Kandil Dağı izlenimlerini aktarırken, “Bağdat'taki Sayın Maliki veya Irak Cumhurbaşkanı Talabani'nin tehditlerinin etki yaptığı yönünde herhangi bir işaret yoktu” diye yazıyor.

3 bin kadar PKK'lıyı Kuzey Irak'tan çıkartabilecek tek gücün Kürt bölgesel yönetimi olduğunu, ancak bunun yapılacağına ilişkin bir işaretin bulunmadığını ifade ediyor. Arkasından da şu tesbitler geliyor: “Bunun bir nedeni de paradoksal olarak Türk hükümetinin, kendisine yardım edebilecek tek Iraklı kurum olan Kürt bölgesel yönetimi ile konuşmamasıdır.”

 

<-Geri

 1 

Devam->

 
  Bugün 1 ziyaretçi (4 klik) kişi burdaydı!

 
 
mummyouz.tr.gg Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol